Ertesi gün toplantıdan sonra bizi tarihi bir kalıntıya götüreceklerini söylediler. Gittiğimiz yer köyün merkezinden biraz uzak bir yerdi...
Kocaman, geniş bir düzlük düşünün. Etrafında evler, yaşam alanları var fakat bu yeşillikli yer öylece bomboş duruyor. Bir kısmının üzeri kapatılmış, tek katlı, odaları olmayan genişçe bir alan gibi görünüyor dışarıdan. Belirlenen yollardan yürüyerek bu kapalı alana giriyoruz.
Saclardan yapılmış, merdivenle çıkılan yükselti bir balkon, kapalı alanın içinde çıkışa kadar uzanıyor.
Ve inanılmaz tablo yerlerde. Her biri ancak bir kesme şeker boyutunda kesilmiş ve renklendirilmiş mermerlerden, tabanı halı misali örten resimler yapılmış. Birkaç bölüme ayrılmış olan bu alan tahminlere göre bir soylunun evi. Girişte bizi karşılayan gladyatör arenasında, at arabasıyla savaşan insan tasviri bu evin bir soyluya, zengine ait olduğunun kanıtı. Ayrıca bu tasvirin girişte bulunması eve gelen misafirler için, ev sahibinin güçlü biri olduğunu simgeliyor.
Yere
bir halı gibi döşenmiş bu taşlar sağa doru gidildiğinde koridora bağlanıyor.
Koridorda tıpkı bizim şu an evlerimizde kullandığımız halıların desenlerine
benzer desenler var: Ortası baklava, kenarları renkli ve saç örgüsüne
benzer motifli.
Bu koridorun bizi bağladığı diğer odada misafirler ağırlanıyor.
Bu yer tasvirinde tercih edilen desen odayı geniş göstermek için dışa doğru açılıyormuş gibi duran üçgenlerden oluşuyor ve bu üçgenlerin ortasında Şarap Tanrısı Dionisos yer alıyor. Günümüz teknolojisiyle bakılınca bu üçgenler bir şey ifade etmeyebilir ama bundan bin yıllarca öncesinde yapılmış, baktıkça büyüyormuş ya da dönüyormuş gibi duran bu desene hayran olmamak mümkün değil. Hayran olunacak diğer bir ayrıntı da bütün taşların aynı boyutlarda kesilmiş olması. Bu odada şarap tanrısı misafirlere verilen değeri ve ikramları temsil ediyor. Bu mermer taşlı döşemeler soylu ve zengin ailelerin evinde bulunuyor sadece. Misafirlerin konakladığı odanın yanında ev sahiplerinin kullandığı yatak odası var.
Bu odada
kullanılan desenler karelerin içine alınmış; kareler, öyle bir yerleştirilmiş
ki ortada bir altıgen, kalan boşluklarda da geometrik şekiller oluşmuş. Tüm bu
kare, altıgen ve üçgenleri içine alan kocaman yuvarlağın dışında ise en dıştaki
karenin her bir köşesine denk gelecek şekilde, kadın ve erkeği temsil eden
şekiller var ve bunlarda birbirine bağlı olarak resmedilmiş. Kase şeklinde olan
tasvirler anne rahmini, kaseden daha dolgunca testiye benzeyen tasvirler de
erkek doğurganlığını temsil ediyor. Birbirlerine bağlanan desenler kadın ile
erkeğin karmaşık dünyasını bu odanın tabanında hayata aktarmış. Biz bu
döşemelere yüksekten baktık, alan elbette koruma altında ama aşağı inip ölçme
imkanı olsaydı eminim santim bile şaşamayan muhteşem bir matematikle
karşılaşacaktık.
Diğer bir
oda ise gece kalacak olan konuklar için hazırlanmış. Bence en etkileyici
desenler bu odada. Konuklara ev sahibinin ihtişamını sergilemek üzere olağanüstü
bir işçilikle döşenmiş. En dışta oluşturulan desenler üç boyutlu, derinlik
kazandırılmış geometrik şekiller. Bu geometrik şekillerin içinde başka bir
resim başlıyor. Resmin en üstünde yine ev sahibinin gücünü temsilen bir av
sahnesi tasvir edilmiş. Onun hemen altında ise irili ufaklı dairelerden,
geometrik ve asimetrik şekillerden bir desen oluşturulmuş. Bu şekillerin
arasında çeşitli tanrılar resmedilmiş. Ortadaki
karenin içinde ise Batı Roma’nın simgesi olan yılan, balık ve ıstakoz
resmedilmiş.. En net
yer döşemeleri bu odalarda görülüyor, bin yılların üzerinden geçtiği,
yağmurlar, seller ve depremlerin bozamadığı parçalar bunlar.
Bu evin ya da şatonun banyosunda ilginç bir ayrıntı var. Yer
döşemeleriyle duvarın birleştiği alanlarda açılan boşluklardan, banyonun
altında yanan ateşle ısıtılan suyun buharı yukarıya veriliyor yani bir sauna
sistemi oluşturulmuş. Bu arada sudan bahsetmişken evin ortasındaki kare
şeklinde havuz ise yağmur sularını biriktirmek için kullanılıyor. Hizmetçiler evin
dışında başka bir yapıda kalıyorlar ve ana kapılardan girişleri yasak. Onlar kaldıkları
yerlerden mutfağa açılan yollardan mutfağa giriş yapıyorlar. Tabi ki şuan
sadece tabanını görebildiğimiz bu yapı kaç katlıydı, kaç kişilik bir ailenin
yaşam alanıydı net bir bilgi yok. Zaten bu alan, havadan yapılan tarım arazisi
fotoğraflarında keşfediliyor. Çekilen fotoğraflarda farklı bir durum tespit
edilince kazı yapılıyor ve yüzeye çok yakın olarak bu alan ortaya çıkıyor.
Henüz kazısı yapılmamış bir alan daha mevcut çok hassas çalışılması gerektiğinden kazı çalışmaları biraz vakit alıyormuş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder